Open top menu
7 Ağustos 2014 Perşembe

                                                          
Sanatın ne olduğu çok uzun yıllardır tartışılmaktadır. Öyle ki birçok kişi bir veya birkaç cümleyle sanatı tanımlayabilirken birçok kişi ise sanatın tanımlanamayacağını savunur. Sanat böylelikle çok özel bir kavramdır. Fakat her zaman içimizde olan ve olmaya devam eden bu olgunun kavramını bir kenara koyup üzerinde konuşabiliriz.
Bundan çok eski çağlarda ilk insanların ortaya çıkış zamanlarında bir iletişimsizlik olabileceğini hepimiz tahmin edebiliriz. Ne istediklerini, ne düşündüklerini ve ne yaptıklarını aralarında herhangi bir iletişim aracı olmadığı için aktaramıyorlardı. Çeşitli beden dili hareketleri ve çıkardıkları sesler bunları anlatmak için çok yetersiz kalıyordu. Neyse ki bir gün geldi ve içlerinden biri bunu resmederek anlatmaya başladı. Mağara duvarlarına ve ya bulduğu taştan yüzeylere çeşitli aletlerle bir şeyler çiziyor ve düşüncelerini aktarmaya çalışıyordu. Bunu bir başkasına göstermek için yapabileceği gibi yalnız olduğu durumlarda da o ruh haliyle yapabileceğini düşünürsek sanata dair ilk bulgularımız bu çağlarda başlamıştı. Zamanla semboller, figürler, imgeler girdi işin içine. Bu da o insanların en önemli iletişim kaynaklarından biri haline geldi. Bazı insanlar bunun sanat olmayacağı yargısına varırlar. Peki onlara bir sorum olacak. Konuşma dili ve yazı dili yeterince geliştiği ve artık bu tür bir çizme eylemine ihtiyaçları kalmadığı halde neden hala bu işe devam ettiler?
İnsan bazen duygu ve düşüncelerini, hayal gücünü aktarmak için tek bir yol seçtiğinde başarısız olabiliyor. Bunları anlatmanın hala sayısına ulaşılmamış sonsuz yolu vardır. Bazıları toplumda daha öne çıkmıştır ve hatta meslek haline gelmiştir. Sanat diyince aklımıza resim, müzik, heykel, edebiyat türleri gelir fakat sanat bu kadar dar bir kalıba dökülemez. Örümcek ağlarından ağaç yapraklarına, mandallardan pazar poşetlerine, plastiklerden camlara kadar aklınıza gelebilecek doğadaki her varlık sanat için kullanılan birer malzeme niteliğindedir. İnsan hayal gücünü kullanarak herhangi bir cismi estetik haz verebilecek bir düzeye getirip hepimizi etkileyebilir. Sanatın sınırsız bir kavram olmasının en güzel örneği de böylelikle sınırsız materyali olmasıdır. Bu kadar sınırsızlığın içinde sadece konuşarak ve yazarak iletişim kurmak kendi hayal gücümüze de bir anlamda ihanet etmek gibidir.

Zamanla gelişen mimariler, yazı şekilleri, resim örnekleri sanatın zamanla geliştiğini gösteriyor gibi düşünürüz. Hayır, öyle bir şey mevzu dahi olamaz. Sanat ilerleyen bir olgu değildir. O sadece insanın hayal gücünün sınırsızlığı çok iyi gösterebilir. Zamanla gelişen şey sanat değil, bu uğurda kullanabileceğimiz malzemelerdi. Resim için binlerce ton renk ve boya çeşitlerini üretmemiz, mimari için çok farklı malzemeler üretmemiz sadece olanakları iyileştirdi. Bunun yanında toplumda sanatın kabul görmesi de önemliydi ki bildiğimiz üzere Osmanlı İmparatorluğu’nda resim çizmek bile yasaktı. Bu gibi durumlar ortadan kalkıp sanatın kötünün aksine fevkalade bir olgu olduğu görülünce sanat sınırsız hale geldi ve bugün bile gördüğümüzde bizi hayrete düşüren ve estetik hazzın doruklarına çıkaran binlerce eserle karşı karşıyayız.

Sanatın sınırsızlığı ve ne olduğuna dair az çok bilgi sahibi olduk diye umuyorum. O halde sanatçı kimdir ona bakalım. Sanatçı sanıldığı üzere öyle veya böyle tanınmış kişiler değildir. Toplumda en çok karıştırılan sanat ve zanaat kavramlarıdır. Eğer bir insan yaptığı sanat eserinden para kazanıyorsa o sanat değil zanaat olur. Bu iki kavramın sınırları birbirine öyle bir geçmiştir ki ayırt etmek gerçekten güç olabiliyor. Ama işin özü “ben sanatçıyım” diye ortaya çıkan ve sanata dair hiçbir düşüncesi olmayan kişiler sadece “sanatçı” kavramını kirletmekle kalıyor. Oysa sanatçılar çok özel kişiliklerdir. Aslına bakarsanız hepimiz bir şekilde içimizde sanat barındırırız. Çünkü sanatın en önemli özelliklerinden biri de öznel, biricik, eşi benzeri olmayan bir yapıda olmasıdır. O sadece size özeldir ve bir başkasının çok benzese dahi aynısını asla yapamayacağı bir şeydir. Her bakanda, okuyanda, izleyende ve görende farklı duygular ortaya çıkarabilir. Kesin hükümler içermez. Her zaman dogmalıktan uzaktır ve özeldir. Bu nedenle hayatımızda kim bilir kaç kez bir sanat eseri inşa ettik. Yazdığımız kısa bir deneme bile eşsiz ve benzersiz sanat eseri olmaktadır çünkü o sizin hayal gücünüzdekilerin kelimelere dökülmüş bir halidir. Kimse onun aynısını tıpatıp aynı şekilde ifade etmiş olamaz. O sizin biricik eserinizdir. Çoğu insan içinde barındırmadığı için sanatı gereksiz bir işlev olarak görmekten hiç çekinmeyebilir.  Fakat kimimiz içindekileri en rahatlayıcı bulduğu yöntemle yapmak ister, bu onda hep var olan ve ya içinde barındırabildiği bir istektir. Kimisi eline kalem alır kimisi ise fırça… Konuşma gibi en önemli bir iletişim aracının yanında duygularını bu şekilde aktarmak isteyenler ise, işte biz onlara sanatçı diyoruz. Yani sanatçı ruha sahip herkes aslında sanatçıdır, bunu birinin ona söylemesi ve ya bu konuda ün sahibi olması gerekmez. Çünkü sanat şanla, parayla ilgilenmeyecek kadar yüksek bir mertebededir. 
Etrafımıza baktığımızda gördüğümüz bir masa, kalem, pencere, televizyon, televizyonumuzun markası, perde, üzerimizdeki kıyafetler vs. her şey birinin hayal gücünden yola çıkılarak yapılan eserlerdir. Yani aslında sanat her yerdedir. Sanat olmadan bu gibi tasarımları yapamazdık, o halde bir düşünelim sanatsız hangi çağda kalacağımızı. Böylelikle sanat her toplumun kalbidir, sanat bir toplumda ne kadar gelişmişse o toplum uygarca o kadar gelişmiştir. Biraz düşünürsek etrafımızdaki her şeyin bir sanat dahilinde olduğunu görür ve sanatın ne denli önemli olduğunun farkına varabiliriz.

İşte sanat kavramı bu yüzden tartışmaya tamamen açıktır. Sanata dair bir kavram da en az onun kadar öznel olup sadece o kişinin nasıl anladığına bağlıdır. Sanat sonsuzluktur.
Different Themes
Written by Lovely

Aenean quis feugiat elit. Quisque ultricies sollicitudin ante ut venenatis. Nulla dapibus placerat faucibus. Aenean quis leo non neque ultrices scelerisque. Nullam nec vulputate velit. Etiam fermentum turpis at magna tristique interdum.

0 yorum